19 Mayıs 2012 Cumartesi

BOZOVA

BOZOVA
Son yı llarda yapılan arkeolojik kazılarda ele geçen buluntular, ilçe ve civarının Paleolitik ve Neolitik Çağ'dan beri yerleşim bölgesi olduğunu göstermiştir. Yöredeki Lidar ve Kurban Höyükleri Bozova'nın Tunç Çağı'nda da (M.Ö.5000-3000) bir yerleşme merkezi olduğunu meydana çıkarmıştır.
Halep, Samsat ve Malatya yolu üzerinde kurulan ilçe, ta ş ı dığı ticari önemden dolayı çeşitli kavimlerin istilâsına uğramıştır.
Asurluları n Asurinai, Romalılar ve Ermenilerin Tormenapa, Arapların ise Tell-Hüvek adını verdikleri ilçe 1326'ya kadar Araplar, yerli Ermeni prensleri ve Mardin Artukluları arasında el değiştirmiştir. 1389'da Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılan Bozova'da Timur döneminde bir yönetim karmaşası yaşandıktan sonra 1526'da Osmanlıların eline geçmiştir.
Türkmenler tarafı ndan Yaylak, Osmanlılar tarafından ise Bozâbâd olarak adlandırılmış ve son olarak Bozova adı ile ilçe statüsünü kazanmıştır.
2 Bucağı , 79 köyü ve 99 mezrası vardır. 2000 yılı nüfus sayımına göre nüfusu 33.086'dır.
TARİHİ MEKANLARI

LİDAR HÖYÜKBozova ilçesinin 23 km . kuzeybatı sında yer alan bir höyüktür. Bugünkü adı Dikili Köyü'dür. Lidar Höyükte kazılara 1979 yılında Almanya/Heidelberg Üniversitesi'nde Prof. H.Hauptmann ba şkanl ığı nda başlanmış ve 1986 yılında sona ermiştir. Yörenin en büyük höyüğü olan Lidar' da, Kalkolitik (Baktır-Taş) dönemden Selçuklu dönemine kadar devam eden bir yerleşim birimine rastlanmıştır.

 
XI. ve XII. yüzyı llara tarihlenen ilk katlarda çeşitli amaçla kullanılan odalardan oluşan, etrafı duvarlarla çevrili evler bulunmuştur. Küçük buluntu olarak mutfak gereçleri, süs eşyaları, keramik kaplar ve paralar bulunmuştur. Höyük çevresinde yapılan kazılarda ise, ilk Tunç Çağı kültürüne ait bir fırınlar grubu ortaya çıkarılmıştır. Her birinde iki ateşleme odasının bulunduğu nal biçimli 3 fırın ve 5 ocak ilk Tunç Çağında fırınların çeşitliliğini göstermesi açısından önemlidir.
Lidar Höyükteki kazı çalışmaları merdiven usulü yapılmış ve böylece kısa bir zaman sürecinde bu geniş yerleşim alanında kaç kültür tabakasının olduğu saptanmıştır.
Höyük Atatürk Barajı göl alanı altında kalmıştır.
ATATÜRK BARAJI



Atatürk Barajı'nın yapılması yolundaki ilk çalışmalara, 1960 yılında Elektrik işleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından başlanmıştır. İki yıl önceden yapılan keşifler sonucunda baraj yeri Sam Köyü yakınındaki boğaz içinde seçilmiş, Fırat kenarında sondaj kampı kurularak temel araştırmalara başlanmıştır.
Barajın gövde inşaatına 1983 yılında başlamış, inşaat sırasında bilgisayarlı beton hazırlama ve dökme gibi modern teknikler kullanılmıştır. İnşaatın en yoğun döneminde, günde üç vardiya şeklinde, 200 mühendis dâhil yaklaşık 7800 kişi ve her tipten 1000 araç istihdam edilmiştir.

10 Ocak 1991 tarihinde barajda su tutulmaya başlanmış, Haziran 1992'de ise elektrik üretimine geçilmiştir. Fırat Nehri üzerinde, Keban ve Karakaya barajlarından sonra yapılan 3. barajımızdır.
Atatürk Barajı Türkiye'nin en büyük barajıdır. Dünyanın yükseklik yönünden 9.; gövde dolgusu yönünden 3.; göl hacmi yönünden ise 8. dolgu tipi barajıdır.
Baraj gölünde, 1995 yılından beri Uluslararası Su Sporları Şenlikleri yapılmaktadır.

2 yorum:

  1. Baraj gölü altında kalacak olan Tille höyüğünde yaşayan insanlar su altında kalacaklarına hiç mi hiç inanmıyorlardı. 1984 yılında Tille höyüğünde İngilizlerin yaptığı kazıda Kültür Bakanlığı temsilcisi olarak görev yaparken köyün ağası Cemal Yılancı'yı bizzat inşaatta gezdirince inanmaya başlamıştı.çünkü Fırat kenarındaki bahçelerinde mevcut bir çok ağaç su altında kalacaktı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tille köyüne ait Fırat Nehri kenarındaki bahçelerde bulunan o muhteşem ceviz ve diğer ağaçların hiç olmazsa su altına gömülmeden paraya çevirmelerini köylülere tavsiye ediyordum. ama buralara su gelmez deyip geçiştiriyorlardı.

      Sil